Üç Kuşağın Yazar Gülten Dayıoğlu
SİBEL ORAL
'ÜÇ KUŞAĞIN YAZARI GÜLTEN DAYIOĞLU. YAŞAMINDA İZ BIRAKANLARI ANLATIYOR "İnsanları anlama ve sevme yüksek lisansı yaptım" Gülten Dayıoğlu'nun Yüzler ve Sözler kitabında kimler yok ki! Abdi İpekçiden Attila İlhana, Yaşar Kemal'den Aziz Nesine Dayıoğlu'nun hayatına değen isimler bir arada 5 .« Çocuk ve gençlik edebiyatı alanında 'üç kuşağın yazarı' unvanıyla anılan; Yeşil Kiraz, Yanardağın Yankısı ve Fadiş gibi 90'dan fazla kitabıyla üç kuşak üstünde etki bırakan, sayısız ödüle layık görülen duayen yazar Gülten Dayıoğlu (1935); kendi deyişiyle yaşam koşusunda bir maratoncu. "Koş Allah koş" diyor, "Ben, seksen sekiz yıllık maraton koşucusu olarak, dilim bir karış dışarıda, hâlâ koşmaktayım" diyor. Yaşantı türünde yazdığı yeni kitabı Yüzler ve Sözler'in sunuş yazısında da bu koşudan bahseden Dayıoğlu 88 yıllık hayatına değen, dokunan, kucaklayan ve çok daha fazlasını da yapanları; anlar bırakarak anılara sığmayan insanları kendi hayatı üzerinden anlatıyor. Eline aldığı telefon rehberi aslında Yüzler ve Sözler'in yazılmasına neden oluyor. Artık kullanmadığımız telefon rehberi ile bîr yaşam yolculuğuna çıkıyor Gülten Dayıoğlu. Kimler yok ki bu 'defterde? Abdi İpekçi'den Attila İlhan'a, Yaşar Kemal'den Aziz Nesin'e, Bedia Muvahhit'ten Çolpan İlhan'a, İsmail Acar'dan Sezen Aksu'ya kimi bizzat tanıdığı kimi ise çeşitli şekillerde hayatına değen isimler ya da politikacılar, iş adamları, bürokratlar... Bizler de üç kuşağı eserleriyle büyüten bir yazarın, bir eğitimcinin, bir gezginin, bizim Gülten Dayıoğlu'muzun hayatına yolculuğa çıkıyoruz. Tüm bunları Gülten Dayıoğlu ile konuştuk. "kalemim pişti dilim arındı "Seksen sekiz yıllık maraton koşucusu olarak, dilim bir karı; dışarıda, hâlâ koşmaktayım" demişsiniz kitabın sunuş yazısında. Yanıtı uzun ama neler öğretti size maraton koşucusu olmak? Hayatın dolambaçlı yollarında, kendime ve aileme, düzgün bir yol bulabilmeyi öğrendim söz konusu maratonda. Kısacası feleğin çemberinden geçmiş oldum. Bu eğitim sürecinde kalemim pişip dilim de arındı. İnsanları anlama ve sevme yüksek lisansını da yapmış oldum. Bu koşu sürecinde hayatınıza değenler, kalbinize dokunanları yazmışsınız ve her şey sizin telefon rehberinizle başlıyor. Biraz bunu anlatır mısınız? Kitabın girişinde anlatmıştım bu gelişmelerin kurgu olmadığını. Zor koşullarda geçen yaşamımda, topluma karşı hep duyarlı olmuşumdur. Bu nedenle düzenli olarak başta gazeteler olmak üzere, sosyal iletişim olgusuyla hep sarmaş dolaştım. Başka bir deyişle o kaynaklardan doya doya beslendim. Telefon rehberinden bile... Elli altmış yıllık rehberlerimize dalarak girdiğim yaşanmışlıklar evreninden acı, tatlı, çirkin, güzel, doğru, yanlış, gülünç ya da açması nitelikte ilginç kişi ve konulardan bir buket oluşturmak geldi içimden. Bu kazanımlar, iki yıllık çabayla Yüzler ve Sözler'e dönüştü. Ne yaşattı peki bu kitap size? Farkı ndalığın doyumsuz tadını. Bu sizin 91'inci kitabınız. Hâlâ |^ heyecan duyuyor musunuz kitabınız çıktığı zaman? Evet. Çünkü kitaplarımı her zaman evlat gibi değerlendiriyorum. Her kitapla adeta, yeniden anne olmanın heyecanını yaşıyorum. Bu nedenle yeni kitap çıktığında, oğullarıma: "Bir kardeşiniz daha oldu" derim. Ya bir gün yazamazsam diye endişe ediyor musunuz? Evet, böyle bir olasılık, yaşam boyu Demokles'in kılıcı gibi tepemde sallandı durdu. Yıl 1965. Fadij'i yayımlatmak için Cağaloğlu Yokuşu'nda yayıncı yayıncı dolaşıyorsunuz. Bir yayıncı romanınızla değil kadın oluşunuzla ilgileniyor. Bunu anlattığınız bölümün adı "Nefret". Hiç unutmadınız sanırım o günü... Kendine, ailesine, kadın olma duruşuna tutkuyla bağlanmış olan hiç kimse unutamaz bence bu tür nefrettik olguları. "Hep tetikte olma hâli beni yoruyor" Üç kuşak sizin kitaplarınızla büyüdü. Hem yazar hem öğretmen olarak milyonlarca insanın hayatına dokundunuz. Çok büyük bir sorumluluk ama hiç vazgeçmediniz, heves ve heyecanla yaşadınız diye düşünüyorum. Siz ne dersiniz? Saptamanız pek doğru. Gerçekten hep heves ve coşkuyla yaşadım. Sorumluluk bilincimin baskın olması nedeniyle, yaşam boyu her konuda hep tetikte olma konumundaydım. Bu hâl beni yordu ve hâlâ da yormakta. Ama sanırım yaşam sevincim, zorluklara karşı direncim, bu duruşumdan kaynaklanıyor. Geçen günlerde bir TV programında izledim sizi. Ne kadar heyecanlı, şefkatli ve hâlâ anlatmaya, deneyimlerinizi paylaşmaya açık olduğunuzu gördüm. Nasıl oluyor bu? Yaşım ilerledikçe ben de ara sıra bu soruyu kendime yönlendiriyorum. Varlığıma işlemiş olan sevme güdümün gücünden kaynaklanıyor bence. • Yüzler ve Sözler/ Gülten Dayıoğlu / Yapı Kredi Yayınlan/Yaşantı / 272 Sayfa Yazın ustamız Yaşar Kemal "...Cağaloğlu yokuşunu çıkıyordum, soluksoluğa. Yaşar Kemalde yokuştan iniyor. Kendisini iletişim araçlarından tanıdığım için, çekine çekine, saygıyla selamladım. Yaşar Kemal Bey ise, kırk yıllık dostmuşuzgibi karşılık verdi, bu ürkek selamıma: 'Dayıoğlu, kalemini izliyorum. Dilin ve düşüncelerin açık seçik. Burnun iyi koku alıyor. Özellikle eğitim düzenimizdeki aksaklıkları kaçırmıyorsun. Bu başarın, sadece kaleminin gücünden değil. Öğretmen olman da büyük katkı sağlıyor yazılarına. Bence çocuk edebiyatı ve eğitim öğretim konularına saplanıp kalma. Kalemini, politik düzenin gidişatına da kullanmalısın' dedi." Ben de diskoya gitmek istiyorum "...Yaşam boyu hiç, Türk ya da yabancı filmlerde yansıtılan türden, bara, diskoya gitmedim. Yeşil Kiraz adlı gençlik romanımı yazarken eşime, beni bir diskoya götürmesini rica ettim. Çünkü, roman kahramanı olan Kiraz'ı, o zaman pek ünlü olan, Harbiye'deki bir diskoya götürecektim. Yeşil Kiraz için orada yaşanacak sahneler düşlemiştim. Sonunda eşim beni kırmadı. O diskoya gidildi. Yeşil Kiraz romanımda ballandırarak anlattım zaten." •